DEVAM: 22. Mescid'e
Tükürmenin Keraheti
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
حَدَّثَنَا
أَيُّوبُ عَنْ
نَافِعٍ عَنْ
ابْنِ عُمَرَ
قَالَ بَيْنَمَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَخْطُبُ
يَوْمًا إِذْ رَأَى
نُخَامَةً
فِي قِبْلَةِ
الْمَسْجِدِ
فَتَغَيَّظَ
عَلَى
النَّاسِ
ثُمَّ حَكَّهَا
قَالَ
وَأَحْسَبُهُ
قَالَ
فَدَعَا بِزَعْفَرَانٍ
فَلَطَّخَهُ
بِهِ وَقَالَ
إِنَّ
اللَّهَ
قِبَلَ
وَجْهِ
أَحَدِكُمْ
إِذَا صَلَّى
فَلَا يَبْزُقْ
بَيْنَ
يَدَيْهِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد رَوَاهُ
إِسْمَعِيلُ
وَعَبْدُ
الْوَارِثِ
عَنْ
أَيُّوبَ
عَنْ نَافِعٍ
وَمَالِكٍ وَعُبَيْدِ
اللَّهِ
وَمُوسَى
بْنِ
عُقْبَةَ عَنْ
نَافِعٍ
نَحْوَ
حَمَّادٍ
إِلَّا أَنَّهُ
لَمْ
يَذْكُرُوا
الزَّعْفَرَانَ
وَرَوَاهُ
مَعْمَرٌ عَنْ
أَيُّوبَ
وَأَثْبَتَ
الزَّعْفَرَانَ
فِيهِ
وَذَكَرَ
يَحْيَى بْنُ
سُلَيْمٍ
عَنْ عُبَيْدِ
اللَّهِ عَنْ
نَافِعٍ
الْخَلُوقَ
İbn Ömer (r.a.) şöyle
demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün hutbe irad
buyururken, mescidin kıblesinde (ki duvarda) bir balgam görüverdi. Bunun
üzerine cemaate kızdı ve onu kazıdı. (bk. Buhari, edeb; el-amel fi's-salat; Darimi, salat; Ahmed b.
Hanbel, II, 6, 141.)
Nafi dedi ki: İbn
Ömer'in "Resulullah za'feran isteyip balgam'ın yerine sürdü ve;
"Muhakkak Allah (ın kıblesi) biriniz namaz kıldığında onun yüzünün geldiği
taraftadır. Sakın ön tarafına tükürmesin" buyurdu dediğini zannediyorum.
Ebu Davud şöyle dedi:
İsmail ve Abdulvaris, Eyyub vasıtasıyla Nafi'den yine Malik, Ubeydullah ve Musa
b. Ukbe fNafi'den,Hammad'ın (yukarıdaki) rivayetinin bir benzerim rivayet
etmişler, ancak za'feran'dan bahsetmemişlerdir.
Ma'mer ise Eyyub'dan
yaptığı rivayet'te ''za'feranı'' zikretmiştir. Yahya b. Süleym de Ubeydullah
vasıtasıyle Nafi'den (za'feran yerine) haluk kelimesini zikretmiştir.
Diğer tahric: Buhari,
salat; Müslim, mesacid
AÇIKLAMA: Haluk: Bir koku çeşididir. Hadis-i şeriften
anladığımıza göre Hz. Nebi, balgamı cemaate hitap ederken görmüştür. Ancak,
Efendimizin hutbeyi bitirdikten sonra ve namaza duracağı anda görmüş olması
daha muhtemeldir. Çünkü hitabet esnasında yönü cemaate karşı dönük olacağından
kıble, ya arkasına veya yan tarafına gelir. Halbuki balgamın kıble duvarında olduğu
zikredilmektedir.
Hz.
Nebiin, balgamı gördüğü duvar mihrab değildir. Çünkü esah olan görüşe göre,
Resulullah devrinde mescidde mihrab yoktu. Camilerde mihrab ilk defa Ömer b.
Abdilaziz devrinde yapılmıştır. Üstelik, mihrabla-rın hıristiyan adeti ve
camilerde rrihrab inşa etmenin kıyamet alameti olduğunu bildiren bir çok
hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bu yüzden, ulemadan bir çoğu mihrab İnşasını
bid'at ve mihrabda namaz kılmayı mekruh addetmişlerdir. Hatta Suyuti bu
konuda: "İ'lamu'l-Erib bi Hudusi bid'ati'l-meharıb" adında özel bir
risale yazmış ve bu risalesinde Mescid-i Nebevi'de mihrab olmadığını üstelik
Hz. Nebi'in mihrabı tasvib etmediğine dair bir çok rivayet olduğunu söyleyip bu
hadisleri nakletmiştir. Suyuti'nin verdiği bilgilerden, Beyhaki'nin Sünen-i
Kübra'sındaki "Nebi (S.A.V.) mescide gelip mihraba girdi sonra ellerini kaldırıp
tekbir aldı" şeklindeki rivayette yer alan mihrabdan muradın, mescidin ön
ortası, imamın namaz kıldığı yer olduğu anlaşılır.
Hadis-i
şerifin devamından Hz. Nebiin cemaate kızıp balgamı kazıdığını anlıyoruz.
Efendimizin cemaate kızması, ya balgamı kimin bulaştırdığını bilmediği ya da
cemaatin, o pisliği görmeyip izale etmek maksadıyle davranmadıkları içindir.
Nesai'nin
rivayetinde balgamı, ensardan bir kadının kazıyıp yerine "haluk"
isminde bir koku sürdüğü ve Hz. Nebiin bu hareketi tasvib ettiği
bildirilmektedir. Buna göre, hadisenin iki defa olduğu, birinde balgamı bizzat
Resulullah'ın.diğerinde de ensardan bir kadının kazıdığı anlaşılmış
olmaktadır.
Resulullah
(s.a.v.) balgamı kazıdıktan sonra cemaate dönmüş ve "sizden biri namaza
durduğunda, Allah onun yüzünün döndüğü taraftadır..." buyurmuştur.
Cenab-ı Allah mekandan münezzeh olduğuna göre, ilk nazar da bu ibare biraz
müşkil görünmektedir. Ancak burada, Hattabi'nin de dediğigibi bir muzaf
gizlidir. İbarenin manası "Allahın kıblesi onun yüzünü döndüğü
taraftadır" şeklindedir. Zaten hadis-i şerifin tercemesi bu takdir
gözönüne alınarak yapılmıştır.
Kıble
namaz kılan müslümanın Allah'a ibadet ederken yöneldiği cihet olduğu çin tazime
layıktır. Oraya doğru tükürmek ve sümkürmekten men edilmiştir. Mescid dışında
kıbleye karşı balgam atmanın hükmü bu babın ilk hadislerinin şerhinde
verilmiştir.
Ebu
Davud hadisin sonuna koyduğu ta'likda hadis-i şerifin başka tariklerden gelen
rivayetlerindeki farklılıklara işaret etmiştir. Görüldüğü gibi bu rivayetler
arasında hadisin ruhuna tesir edebilecek bir farklılık yoktur. Ancak Ebu
Davud'un bu ilavesi Sünen'in bazı nüshalarında mevcut değildir.
Bazı Hükümler
1.
Mescidler kirletilmemeli ve görülen her türlü pislik temizlenmelidir.
2.
İmam daima mescidin temizliğini kontrol etmelidir.
3.
Çirkin bir şey gören hemen onu ıslah etmeye çalışmalıdır.
4.
Yersiz bir davranışa kızmak meşrudur.
5.
Kible'ye tazim ve hürmet gerekir.
6.
Hadis, Hz. Peygamberin tevazuuna da delildir.